Thetahealing Bilimsel mi?
Thetahealing Bilimsel mi?
Thetahealing beden, zihin ve ruh bütünlüğünüze yarattığı şifa ile yaşamınızı daha ileri seviyelere taşıyor. Dünya çapında da deneyimlenme oranı ve olumlu geribildirimleri giderek artan bir yöntem olmaktadır.
Peki thetahealing yöntemi günümüzde edindiğimiz bilimsel bakış açısından nasıl görülüyor kısaca bahsedelim.
Thetahealing Yöntemi Birkaç Temel Varsayımlara Dayanır:
Fiziksel varlığımızdan daha fazlasıyız. Bizler aynı zamanda bir bilinç olduğumuzun da farkındayız. Bedenlerimizle sınırlı değiliz, zaman ve mekânda özgürce hareket edebilen bilince sahibiz.
Bu alan boş değil, enerji dolu. Yaşıyoruz, düşünüyoruz, hissediyoruz, hareket ediyoruz ve tüm yaşamımızda varlığımız bu enerji alanı içinde ve evren ve içindeki her şeyle bağlantılı.
Beyin dalgalarımızın çeşitlik faaliyetlerde değiştiğini biliyoruz. Düşüncelerimiz ve duygularımız da belli frekanslarda olan dalgalar yayarlar ve bu alanı şekillendirir ve etkilerler. Böylece bedenlerimizi ve çevremizi etkilemesi mümkündür.
Potansiyel olarak, vücut hemen ve kendiliğinden iyileşebilir.
Kelimeler, düşünceler ve duygular DNA’da değişiklik yapar.
Anılar kalıtsaldır ve nesilden nesile aktarılır. “Genetik inançlar” olarak ve sıklıkla yaşam deneyimlerimizde, fiziksel bedenimizde, karakterimizde kendini gösterirler.
DNA’mız düşüncelerimiz, inançlarımız ve duygularımızdan etkilenebilir. Ailemizden aktarılan göz rengi, saç rengi gibi fiziksel özelliklerin bulunduğu kromozal DNA sadece %2’lik bir kısmı oluşturur. Geri kalan %98’lik kısım ise kodlanmayan DNA’dır ve kalıtımla aldığımız duygusal, davranışsal ve karakteristik özelliklerden sorumludur.
Kodlanmayan DNA ise değişme ve aktif hale gelme yeteneği bakımından DNA’mızın potansiyelinin çoğunluğunu oluşturur.
Aynı zamanda yaşam deneyimlerimiz ve çevresel faktörler de genetiğimiz üzerinde etkilidir ve nesilden nesile aktarılır.
Duanın iyileştirme gücü vardır.
Bir grup insanın odaklanmış niyetlerinin tezahür ettirme gücü vardır.
Ve dahası…
Bilimsel araştırmalar, sinir bilim ile kuantum alanlarında geçmişe göre çok daha fazla artmıştır. Sıra dışı görünen deneyimlerin her zamankinden çok daha bilimsel altyapıya dayandığını keşfediyoruz.
Dünyanın dört bir yanındaki bilim adamları tarafından yürütülen, çeşitli alanlarda deneyler ve çalışmalar, uzayın boşluk olmadığını, enerjiyle dolu olduğunu söylüyor. Gücümüzün asıl merkezinin beynimizde değil, alanda olduğunu ve onunla her an veri alışverişinde bulunduğumuzu ve tabi iyileşmek için de ona bağlanmamız gerektiğini açıkça kanıtlıyor.
Duyu ötesi algı (ESP) 70’ten fazla deneyden sonra bilimsel bir gerçek olarak kanıtlanmıştır.
Odaklanmış zihinle ve Thetahealing gibi sistemli çeşitli enerji yöntemleriyle bu alanda aktif rolümüzü yakından tanıma ve deneyimleme olanağı kazanıyoruz.
Peki siz deneyimlemeye hazır mısınız?
Flex2Shape
Fzt. Esra Karacan